Uçmak benim için bir
tutkuydu. Tıpkı bir insana aşık olmak, ona tutulmak gibi… Yaptığım işi öylesine
seviyordum ki, dezavantajlarını göremiyordum. Gece gündüz, bayram seyran
demeden sürekli uçmak, bir yerlere gitmek insanda alışkanlık yapıyor. Bu
mesleği bıraktıktan sonra inanılmaz bir boşluğa düşüyorsunuz. Hele bir de bir
ofis işine girmişseniz gerçekten işiniz çok zor… Sürekli gezmeye alışmış bir
insanın evde oturması gibi bir durum oluşuyor. Önceleri ofis üstünüze üstünüze
gelir, sonra uzun bir süre sizi basar. Kaçmak isterseniz ama gidecek yeriniz
yoktur. L
Başka insanlar tanıdıkça ufkunuz genişler. Başka kültürleri gördükçe tüm
insanlığı anlayabilen bir insan olursunuz. Buda sizi ekstra anlayışlı ve
hoşgörülü yapar herkese ve her şeye karşı…
Arabistan ‘a
yaptığımız hacı uçuşlarından bir tanesinde hacı adayı amcalardan birisi uçağa
gelir gelmez kanat üstü çıkışlarda beklemekte olan benim yanıma geldi koşarak. Soluk soluğa
kalmıştı zavallıcık. Aramızda şöyle bir diyalog geçti :
-
Kızım burası tekerlek üstü mü ?
-
Nasıl yani amcacım anlayamadım ?
-
Emmimin oğlu söylediydi tekerlek üstü çok sallıyormuş.
-
Otobüs mü amcacım bu uçak, öyle bir şey olur mu hiç (!)
-
Yalan mı söylüyor yani emmimin oğlu ? Sallıyormuş işte,
var sen beni başka bir yere oturtuver kızım.
-
Peki amcacım başka bir yolcumuzdan rica edip yerinizi
değiştireceğim.
J
Hoşgörü demekle ne demek istediğimi daha iyi anladınız herhalde. Başka bir
uçuşta
( Amsterdam – Ankara ) yine yaşlı bir amca bana , “ – kızım
kaptana söyle Keçiören’de beni indirsin “
demişti. J
Gerçekten de uçakta böyle bir teknolojinin olmayışı amcamız için büyük
talihsizlik. Çoğu zaman o kadar hoşgörülü ve sabırlı oluyordum ki ben bile
kendime hayret ediyordum. Mesela 50 dakikalık Antalya – Telaviv uçuşunda her
yolcu 6 tane içecek istediğinde sakinliğimi, sabrımı, sükunetimi koruyarak ve
gülümseyerek yolcuya servis yapabiliyordum. Bu sanırım bütün işler için
geçerli, severek yaptığınız bütün işlerde hep başarılı ve mutlu olursunuz. Bende bu mutluluğun verdiği hazla canla başla çalışıyordum.
Özellikle ekip arkadaşlarımla aile gibi
çalıştığım bir havayolu şirketim vardı. Onlarla çalışırken ya da yatılara
gittiğimizde, kendimi hiç evimden uzakta hissetmiyordum. O kadar aile gibi
olmuştuk ki uçuş dışında da birbirimizi aramadan duramıyorduk. Aslına bakarsanız
hala o şirketteki birçok arkadaşımla görüşüyorum. Böyle bir ekip bir daha denk gelmez diye düşünüyorum. Beraber gülüp,
beraber ağlamak, hele de böyle can arkadaş olduğun insanlarla...
Başka serüvenlerde ve dünyalarda görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder