Bugün yine özel bir hava yolu şirketinde yaşadığım bir ânı paylaşacağım sizinle. Uçaklarını ekip ile birlikte kiralayan İstanbul merkezli özel bir hava yolu şirketinde çalışmaya başlamıştım. Bu güne kadar çalıştığım firmalardan farklı olarak bir ay kadar gidilen base'de kalınıyordu. Dönüşte en fazla bir hafta İstanbul'da kalarak tekrar base'e çekiliyorduk. Çok yorucu ama gerçekten güzel paralar kazanabildiğimiz bir ortamdı. :)
Yatılı sefer için bir aylığına Pakistan'ın İslamabad şehrine gitmiştik. Orada beş yıldızlı bir otele yerleştik.Buradan sürekli İngiltere'nin belli şehirlerine düzenli uçuşlar yapıyorduk.(Birmingam, Glasgow gibi..) Diğer şirketlerden farklı olarak burada bizim Türk ekipten iki kişi oluyordu.Ekibin geri kalanını Pakistan'lı ekip arkadaşlarımız tamamlıyordu.Pakistan Hava Yolları kendi sivil havacılığından Item ( ceza ) yediği için bir süre daha güvenli bir ekip ile uçuşları sürdürmek zorundaydı. O nedenle bizim şirketten ekip ile birlikte uçak kiralıyorlardı.
Biz buradan uçuşları yapmaya başladık. Her şey gayet güzeldi. Yalnız uçuşları burada tek yön yapıyorduk. İngiltere' de üç gün kalıp sonra İslamabad 'a geri dönüyorduk.Zira uçuşların tek yönü 9 saat sürüyordu.Bir de tabi İngiltere ile Pakistan arasında 5 saat zaman farkı vardı, yani İngiltere saati Pakistan'ın saatinden 5 saat geriydi.Bu yüzden biyolojik saatimizi düzeltmek için bir kaç gün kalmamız gerekiyordu.
Sabah çok erken bir saatte Birmingam' dan İslamabad'a uçuşumuz için hazırlanmaya başladık.
Pakistanlı ekip arkadaşlarımızla birlikte bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra uçağa geçtik. Uçakta kendi emergency kontrollerimizi yaptıktan sonra, yolcu alımı gerçekleşti ve kalkışa geçtik.Uçuş gayet uzun süreceği için amirimiz servis için acele ettirmiyordu. Bu uçuşlarda bir kere yiyecek, iki kere de içecek servisine çıkıyorduk.
Yemek servisini en iyi şekilde tamamlamıştık. Kabindeki boşları toplarken bir den bire orta tarafta Pakistanlı yolculardan bir tanesi hostes butonuna bastı. Koşarak yanına gittim. Kadıncağız 70 yaşında annesi ve küçük kızı ile birlikte seyahat ediyordu. Annesinin uyuduğunu düşünmüş ama uzun zaman ses çıkmayınca ve önündeki yemek box 'ını yemek için bile uyanmadığını farkedince endişe etmişti. Hemen kokpite haber vermek için ön tarafa gittim. Kaptan ilk müsait alana acil iniş yapacağını söyledi. Amir ile birlikte yaşlı kadının yanına gittiğimizde nefes alıyordu ama bizler de bir türlü uyandırmayı başaramadık. Bunun beraberinde Pakistanlı ekip doktor anonsu yaptı. Maalesef uçakta doktor yoktu, sadece bir hemşire çıktı yolcuların arasından. Böyle durumlarda İlk Yardım bilgisine sahip olduğumuz için yolcuya İlk Yardım yapma yetkimiz var.
( Fotoğraf temsilidir.)
Yolcuyu beraberinde uçtuğu yolcularla birlikte ön tarafa aldık. Bu arada Pakistanlı ekip arkadaşımız yolcunun beraberindeki kızı ile konuşurken, rahatsızlanan yolcunun şeker hastası olduğunu anlamıştık.Bir şeker aletiyle yolcunun şekerini ve tansiyonunu ölçtük. Tansiyon alamıyorduk ,şeker ise 5 küsürlerdeydi.
Yolcu baygın olmasına rağmen şeker vermeye çalıştık. Fakat hiç bir şekilde müdahelemize cevap vermiyordu. Yolcunun çantasındaki ilaçları boşalttık, her hangi bir şekilde insülin yoktu ama yanındaki kızı da böyle durumlarda hangi ilacı kullandığını bilmiyordu. Zaten olayın şokundan dolayı sanırım sürekli ağlıyordu.Ondan sağlıklı bilgi alamıyorduk.
Bir ara hasta yolcunun kalbinin atmadığını farkettik. Kabin amiri Pakistanlı kabin ekibi arkadaşımız ile birlikte yolcuyu yere düz bir şekilde yatırıp kalp masajı yapmaya başladılar. Kalp masajından bir yarım saat sonra kadının bir ara nefes aldığını farkettik. Hemen yan yatırıp şok pozisyonu aldırdık.Ağzının olduğu yere ayna tuttuk ayna buğulandı.Kadıncağız tekrar yaşama döndü diye sevinirken, bir anda nefesi tekrar kesildi. Yarım saat daha kalp masajı yaptıktan sonra geri dönmeyince anladık ki bu maalesef kendisinin son nefesiymiş :(( Bir saat kalp masajı ve suni tenefüsten sonra geri dönmeyince yolcunun üzerini battaniye ile örttük . Ama işin en acı kısmı ailesine söylemekti. Tabiki bizler öldü tanısı koyamadığımız için bunu ineceğimiz alandaki hava limanı doktoruna bıraktık.
Bu arada Kaptan İstanbul Atatürk Hava Limanına acil iniş yaptı. Hava limanı doktoru,savcısı,polisi uçağa geldi.Doktor öldü tanısı koyduktan sonra yolcu ve beraberindeki yolcular İstanbul'da indiler.
Hepimiz tabiki ölen yolcu ve ailesi adına çok üzüldük. Elimizden geleni yaptık , ama doktorun dediğine göre yolcu zaten öncelikle şeker komasına girmiş. Bu yüzden uyanmıyormuş. Sonrasında da kalbi durmuş.Ogün unutamadığım başka bir şey de Pakistanlı kabin ekibi arkadaşlarımızın yolcu öldü diye hüngür hüngür ağlamalarıydı. Biz kabin amirimle birlikte onların yanında daha soğukkanlı ve sükunetli kalmıştık.Netice de bu hayatta her şey bizim için...
Yolcuları indirdikten sonra Pakistan yolculuğumuza devam ettik. 6 saat sonra uçuşumuz tamamlayarak otelimize döndük.Benim için tabiki üzücü bir deneyim oldu, keşke yaşamasaydık...
Ölüme aslında ne kadar yakın olduğumuzu bir kez daha anlamış olduk.İnsan böyle şeyler yaşayınca, sanki yaşadığı hayatı sanki daha bir farkında ve daha bir güzel yaşamaya çalışıyor.Çünkü hayat her şeye rağmen yaşamaya değecek kadar güzel...